Ebeveyn Danışmanlığı: Sağlıklı Bir Çocukluk, Bilinçli Ebeveynlikle Başlar

09 Mayıs 2025 · 4 minutes

Ebeveyn olmak, hayattaki en anlamlı rollerden biridir. Ancak bu yolculuk, aynı zamanda bireyin kendi çocukluğuyla, sınırlarıyla, yetersizlik hissiyle ve beklentileriyle de yüzleştiği karmaşık bir süreçtir. Her çocuk farklıdır; kendine özgü bir mizacı, ihtiyaçları ve gelişimsel ritmi vardır. Bu da ebeveynlik sürecini evrensel değil, bireysel bir deneyime dönüştürür.

Modern psikoloji, ebeveynliğin yalnızca davranışsal müdahalelerden ibaret olmadığını; bağlanma, duygusal eşduyum, öz düzenleme becerileri gibi çok katmanlı bir yapıya sahip olduğunu vurgular. Ebeveyn danışmanlığı da tam olarak bu noktada devreye girer: anne-babaların çocuklarıyla daha sağlıklı, güvenli ve sevgi dolu bir bağ kurabilmeleri için yapılandırılmış bir psikoeğitim ve destek süreci sunar.

Danışmanlık sürecinde ele alınan temel başlıklardan bazıları şunlardır:

  • Sınır koyma ve tutarlı disiplin

  • Duygusal regülasyon (hem ebeveyn hem çocuk için)

  • Ekran süresi ve dijital bağımlılık

  • Kardeş rekabeti ve ilişkiler arası denge

  • Okul problemleri, uyum güçlükleri ve akademik kaygı

  • Ebeveyn-çocuk iletişiminde empatik dil kullanımı

  • Uyku ve beslenme düzenine dair aile içi yapılandırmalar

Ebeveyn danışmanlığı yalnızca çocuğun sorunlarına odaklanmaz. Aynı zamanda ebeveynin kendi içsel süreçlerini de ele alır. Çünkü çoğu zaman ebeveynliğe dair yaşanan çatışmalar, geçmişten gelen kendi ebeveyn modellerinden, içselleştirilmiş inançlardan ve bastırılmış duygulardan kaynaklanabilir.

Örneğin; aşırı koruyucu bir anne modeliyle büyüyen bir birey, çocuğunun bireyselleşmesine dair yüksek kaygılar geliştirebilir. Ya da çocukken duygularına yer verilmemiş bir baba, kendi çocuğunun öfke ya da üzüntü ifadeleri karşısında savunmaya geçebilir. İşte bu noktada danışmanlık süreci, ebeveynin kendi iç sesini fark etmesi ve geçmişin bugünkü ilişkileri nasıl şekillendirdiğini anlaması açısından dönüştürücü olabilir.

Ebeveyn danışmanlığı, tek bir doğruya odaklanmaz. Aksine, farklı ebeveynlik stilleri (otoriter, izin verici, demokratik, ilgisiz) üzerinden değerlendirme yaparak bireysel farklılıkları anlamaya çalışır. Hedef, “iyi ebeveyn” olmak değil, “uyumlanabilen ve duygusal olarak ulaşılabilir” bir ebeveyn olmaktır.

Unutulmamalıdır ki, iyi ebeveynlik; çocuğun her isteğini yerine getirmek değil, ihtiyaçlarını doğru şekilde anlamak ve bu ihtiyaçlara duyarlı bir yanıt verebilmektir. Bu noktada Dr. John Gottman’ın “duygusal koçluk” yaklaşımı önemli bir yer tutar. Duygulara isim vermek, çocuğun duygusal zekâ gelişimini desteklemek ve kriz anlarında birlikte düzenlenme sağlamak; çocukla bağ kurmanın temel yollarındandır.

Ankara gibi kalabalık ve stres düzeyi yüksek şehirlerde ebeveynlik, zaman zaman yalnız ve yönsüz bir sürece dönüşebilir. İş-yaşam dengesinin zor kurulduğu, bireysel alanın sınırlı olduğu bu koşullarda, birçok ebeveyn “Acaba doğru mu yapıyorum?” sorusuyla baş başa kalır. Böyle dönemlerde uzman desteği almak; yalnızca bilgi edinmek değil, aynı zamanda duygusal olarak da desteklenmek anlamına gelir.

Danışmanlık sürecinde ebeveynler şunları deneyimler:

  • Kendilerini suçlamadan değerlendirme yapabilmeyi

  • Çocuğun davranışlarının altındaki duyguyu görebilmeyi

  • Sınır koyarken yumuşak ve kararlı kalabilmeyi

  • Kendi öfke ve kaygılarını fark edip düzenleyebilmeyi

  • Ebeveynlik rollerinde esneklik kazanabilmeyi

Ebeveyn danışmanlığı aynı zamanda ebeveynler arasında da sağlıklı bir iş bölümü oluşturmayı hedefler. “Biri iyi polis, diğeri kötü polis” gibi işlevsiz roller yerine; birlikte düşünen, birlikte sınır koyan ve birlikte düzenleyen bir yapı oluşturmak mümkündür.

Danışmanlık süreci yalnızca kısa vadeli çözümler üretmez. Aynı zamanda çocuğun uzun vadede geliştireceği güvenli bağlanma stiline, öz saygıya ve duygusal dayanıklılığa da katkı sunar. Çünkü çocuk için en önemli şey, yanında duygularını düzenleyebilen, ona eşlik edebilen ve onu görüp duyan bir ebeveynin varlığıdır.

Bir Danışan Hikayesi: “Sadece iyi bir anne olmaya çalışıyordum...”

Ebru, 7 yaşında dikkat dağınıklığı olan bir çocuk annesidir. Terapiye ilk geldiğinde kendini “yetersiz, suçlu ve her şeyi eksik yapan bir anne” olarak tanımlıyordu. Öğretmenle yaşadığı iletişim sorunları, evdeki kriz anları ve eşinden aldığı tepkiler, Ebru'nun kendine olan güvenini sarsmıştı.

Ebeveyn danışmanlığı sürecinde önce kendini fark etmeye başladı. Çocuğunun öfkesinin sadece “inat” olmadığını; aslında duyulma ve anlaşılma çabası olduğunu fark etti. Kendisine yüklediği “mükemmel anne” rolünün altında ezildiğini ve sınır koyarken hep suçluluk duyduğunu paylaştı.

Süreç ilerledikçe Ebru’nun sesi değişti. Daha sakin, daha net, daha kabul eden bir tonda konuşmaya başladı. Artık çocuğunun yanında sadece “düzen kuran” biri değil, “duygularına eşlik eden” bir figür de vardı

Ebeveyn Yetersizliği Hissi ile Çalışmak

Birçok anne-baba zaman zaman “Yetemiyor muyum?” hissiyle baş başa kalır. Bu his, özellikle duygu regülasyonunda zorlanan çocuklara sahip ebeveynlerde daha yoğun yaşanır. Ancak bu hissi bastırmak değil, üzerine düşünmek dönüştürücüdür.

Danışmanlık süreci bu alanda önemli bir farkındalık kazandırır. Ebeveynin kendi çocukluk yaşantılarına dönerek, hangi anlarda benzer yetersizlikleri hissettiği üzerine çalışmak; sadece bugünü değil, geçmişi de dönüştürür. Bu çalışma, içsel eleştirmeni tanımayı ve onun sesini yumuşatmayı sağlar.

Ayrıca terapist eşliğinde yapılan bu süreç; ebeveynin öz-şefkat geliştirmesi, başarıyı sadece çocuğun davranışlarına değil, ilişki kalitesine göre tanımlaması açısından da oldukça kıymetlidir.

Sıkça Sorulan Sorular

Ebeveyn danışmanlığı sadece çocukta bir sorun olduğunda mı alınır?
Hayır. Danışmanlık süreci sadece çocuğun davranışlarına odaklanmaz; ebeveynin bu davranışları nasıl anlamlandırdığı, tepkileri nasıl düzenlediği ve ilişkide nasıl bir denge kurduğu da sürecin önemli bir parçasıdır. Çocukta gözlenen her davranış, ilişkinin içinden okunur.

Baba olarak sürece dahil olmam gerçekten gerekli mi?
Evet, mümkünse bu çok kıymetlidir. Ebeveynlik bir sistemdir; çocuğun ruhsal dünyası, anne ve baba figürleriyle kurduğu bağlardan şekillenir. Babaların danışmanlık sürecine katılımı, hem çocuğun duygusal gelişimini hem de aile içi iş birliğini güçlendirir.

Çocuğumun tanısı var, yine de danışmanlık alabilir miyim?
Kesinlikle evet. Bir tanı (örneğin DEHB, otizm, kaygı bozukluğu) olması, ebeveynin desteğe ihtiyaç duymadığı anlamına gelmez. Hatta tam tersine: Bu gibi durumlarda ebeveynin kendini daha donanımlı ve desteklenmiş hissetmesi, çocuğun gelişimini doğrudan olumlu etkiler. Danışmanlık; tanıyı değil, çocuğunla kurduğun bağı merkeze alır.

Ankara’da bu sürece nereden başlayabilirim?
Ankara’da uzman psikolog ve aile danışmanları, ebeveynlerin duygusal yüklerini hafifletmek, ilişkiyi yeniden yapılandırmak ve çocukla daha sağlam bir bağ kurmak için profesyonel bir rehberlik sunuyor. Size ve ailenize özel bir yapı oluşturmak mümkün. Yeter ki ilk adımı atın.

Son Söz

Ebeveynlik, duygusal bir bağ kurma sanatıdır. Kurallar, sınırlar, rehberlik kadar; temas, sabır ve anlayış da içerir. Ebeveyn danışmanlığı bu bağı daha bilinçli, daha yumuşak ve daha sağlam kurabilmeniz için bir eşlik sunar.

Siz yeterince iyi bir ebeveyn olmaya zaten adım attınız — çünkü fark etmeye başladınız. Gerisi birlikte mümkün.